Yeditepe Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği
Çalışma saatlerimiz : Pazartesi-Cumartesi 09:00-17:00
İletişim : 0216 578 4051-4054
El Bileği Artroskopisi, küçük boyutlu kamera sistemi ve 2mm çaplı aletler ile el bileği ekleminin muayenelerini gidermek ve sorunlarını gidermek için tedavi edilmesidir. Bu işlem genel, bölgesel veya lokal anestezi metotlarından biri ile gerçekleştirilebilir. Artroskop 2mm çapında ve el bileden ağrı, travma sonrası fonksiyonlarında kayıp olan hastalıkların nedenlerini teşhis etmek için Tanısal (Teşospı) ve Tedavi etmek (Girişimsel) için kullanılır. Hiçbir zaman açılmadan sadece 2mm lik 2-3 kesi ile işlem sonlandırılır.
Artroskopinin Avantajları Nelerdir?
El bileği ekleminin açılmadığı bu cerrahi yöntemde cerrahi sonrası hasar çok azdır, çok küçük kesiler yapılır, teşhisin doğruluğunu artırır, ikincil etkileşimler açık cerrahiden azdır. Maliyet düşüktür.
Artroskopinin Dezavantajları Nelerdir?
Dar bir alan için yapılan tecrübeler ve dikkat eksikliğine sahiptirler, özellikle kıkırdağa zarar verme olasılığı vardır.
Cerrahiler Nelerdir? El bileği Artroskopisi ile Yapılan Cerrahiler Nelerdir?
Artroskobik olarak, kıkırdak hasarı, sinovektomi, TFCC (Triradiat fibrokartilaj kompleks) tamiri gibi birçok tedavi yöntemi yapılabilir.
TFCC (Triradiat fibrokartilaj kompleks) hasarı nedir, Tedavisi Nasıl Yapılır?
TFCC (Triradiat fibrokartilaj kompleks) el bileği ekleminin stabilitesi ve hareket uyum yükümlülüğü bağ doku kompleksidir. TFCC hasır el bileğinde küçük parmak hizasında ağrı, el bileği hareketlerinde kısıtlılık ve eklemde gevşeklik ile karakterize özel sporcularda görülen bir durumdur. Tanısı, el bileğinde muayenede instabilite (gevşeklik), ağrı görülmesi ve MR görüntülemesinde bu alanda sinyal artışı ile konulur. Tedavisinde hastanın beklentisi ve hasarın boyutuna bağlı olmaktan birlikte fizik tedavi ve el bileği artroskopisi ile kapalı tamir uygulanabilir. Tamir için bir süre hareket kısıtlaması gerekebilir.
Artroskopi Sırasinda Ve Sonrasi Oluşabilecek Yan Etkiler Ve Komplikasyonlar Nelerdir?
Artroskopiye bağlı komplikasyonlar% 1-4 arasında değişmektedir. Cerrahi işleme ait sürpriz bazı risk ve komplikasyonlar vardır. Çok nadirde olsa cerrahi sırasında ve sonrasında gelişebilen komplikasyonlar; Enfeksiyon, eklem sertliği, eklem içinde kireçlenme olabilir. El bileği eklemi içine sıvı birikmesi görülebilir bunu önlemek için buz tedavisi ve el bileği kalp hizasının önünde tutulması gerekir. Cilt kesisi yapılıralan cilt altı sinir kesilmesi nadirde olsa görülebilir ve bu alan ağrılı, az duyar veya aşırı duyarlı hale gelebilir
Doç. Gökhan Meriç
Özellikle 50 yaş üzeri hastalarda diz ağrısı (Özellikle dizin iç tarafından) , yürüme güçlüğü, hareket kısıtlılığı, dizlerde deformite (O bacak), krepitasyon (dizde hareket ile ses gelmesi), gece uykudan uyandıran ağrı, merdiven inip çıkarken ağrının şiddetlenmesi gibi şikayetler görülebilir.
Diz protezi kıkırdak dokusu hasta eklemin cerrahi olarak çıkarılması ve uyluk kemiği (femur) ile kaval kemiğine (tibia) takılacak metal bir eklemle değiştirilmesi. Çoğu durumda kaval ve uyluk kemiklerine protezi sabitlemekte kemik çimentosu kullanılır. Total diz protezi sonrasında 10-15 yıllık başarısı %85-93 arasında değişmektedir. Başarı şansını arttıran faktörler hasta uyumu, uygun cerrahi teknikler kullanılarak yerleştirilmiş yüksek kalitedeki implantlardır.
Diz protezi cerrahisi geçiren hastalarda özellikle erken dönemde rehabilitasyon süreci, cerrahinin başarı ve hastanın memnuniyetini belirleyen en önemli faktördür. Protez rehabilitasyonunda amaçlar hastanın en kısa sürede ağrısız hareketlerinin sağlanması, olması gereken minimal eklem hareket açıklığının kazanılması ve fonksiyonel bağımsızlık olarak belirlenmiştir. Bu nedenle ameliyat sonrası başarının artması için doktorunuzun sizden yapmanızı istediği egzersizlere azami şekilde önem vermeniz ve bunun yanında diğer uyarı ve önerilerini dikkatle uygulamanız istenecektir.
Enfeksiyon diz protezi uygulanmasını takiben görülebilen en korkulan komplikasyonlardan birisidir. Literatürde protez sonrasında enfeksiyon oranı %1-2 arasında değişmektedir. Protez enfeksiyonundan korunmak amacıyla hastaların ameliyat sonrasında verilen anitibiyotikleri zamanında kullanması, cerrahi sırasında asepsi kriterlerine dikkat edilmesi oldukça önemlidir. Protez uygulanmış hastalar sonradan gelişebilecek boğaz enfeksiyonu, idrar yolu enfeksiyonu ve diş eti iltihabı gibi durumlar karşında uyanık olmalı ve idrar yaparken yanma, dişte apse, ciddi boğaz enfeksiyonu gibi durumlarda vakit kaybetmeden ilgili dokta giderek bu enfeksiyonların tedavisini sağlamalıdırlar. Vücutta gelişen bu tip enfeksiyonlarda bakteriler kan yoluyla proteze yapışıp protez enfeksiyonuna yol açabilirler.
Total diz protezi sonrasında 10-15 yıllık başarısı %85-93 arasında değişmektedir. Başarı şansını arttıran faktörler hasta uyumu, uygun cerrahi teknikler kullanılarak yerleştirilmiş yüksek kalitedeki implantlardır. Protez uygulanmasının ardından 2 günde bir yara yerine pansuman yapılmalı ve dikişler 15. Günde alınmalıdır. Dikişler alınana kadar bu bölgeye su değdirilmemelidir. Doktorun verdiği ilaçlar dikkatle kullanılmalıdır. Enfeksiyon riskine karşı antibiyotik kullanılmalıdır. Kanın pıhtılaşmasını önlemek amacıyla kan sulandırıcı ilaçlar 21 gün süreyle kullanılmadır. Bu sürelerin sonunda ek ilaç kullanılmasına gerek yoktur. Yara yeri üzerine buz tedavisi günde 8-10 kez saatte 15-20 dk. Süreyle uygulanarak buradaki şişliğin ve ağrının azaltılması sağlanmalıdır.
Hasta kendisine verilen egzersizleri mutlaka yapmalıdır. Diz bükme ve güçlendirme egzersizlerinin iyi ve uygun tekrarlar ile yapılması ameliyatın başarısını arttıran en önemli faktörlerden birisidir.
Ayak bileğinde sıklıkla burkulma sonrası ortaya çıkan ve uzun süre tedaviye rağmen geçmeyen ağrı, şişlik ve hareket kısıtlılığı yakınmaları en sık karşılaşılan patolojiler olan kıkırdak yaralanmaları ve yumuşak doku sıkışmaları sonucu ortaya çıkar. Kıkırdak ve yumuşak dokuya ait bu patolojiler ayak bileği artroskopisi yardımıyla başarıyla tedavi edilirler. Romatizmal hastalıklarda, hemofili ve benzeri eklem içi kanamayla seyreden durumlarda eklem içindeki sinovyal dokuların aşırı büyüyerek ayak bileği içini doldurması ve şişmeye neden olmasıyla ortaya çıkan sinovit tablosu yine artroskopik olarak tedavi edilebilmektedir. Az rastlanan eklem içi tümörlerin, yabancı cisim ve eklem içi serbest kıkırdakların çıkarılması işlemi de yine artroskopik olarak başarıyla uygulanmaktadır.
Çok küçük kesi, minimal yumuşak doku hasarı nedeniyle tercih edilir ayrıca;
• Açık bir cerrahi yaklaşıma göre çok daha düşük ağrı düzeyleri
• Ameliyat sonu daha konforlu
• Daha kısa süre hastanede kalış
• Açık ameliyat a oranla daha düşük enfeksiyon riski
• Daha erken iş / fonksiyon / spor ‘ a dönme
• Daha Küçük skarlasma ( yara izi )
• Minimal kesi
Artroskopiye bağlı komplikasyonlar %0,1-1 arasında değişmektedir. Cerrahi işleme ait aşağıda yazılan bazı risk ve komplikasyonlar bulunmaktadır. Çok nadirde olsa cerrahi sırasında ve sonrasında gelişebilen komplikasyonlar;
Cilt kesisi yapılan alanda cilt altı sinir kesilmeleri sonucu ufak bir alan ağrılı, az duyar veya aşırı duyarlı hale gelebilir
Hastanın yaşı, kemik kalitesi, hastalığın şiddeti ve de ameliyatın yapılma şekline bağlı olarak uygulanan tedavinin sonuçları değişebilmektedir. Hangi evrede hangi protezin seçileceğine hastanın yaşına, beklentilerine, şikâyetlerine ve klinik olarak durumuna bakılarak karar verilir. Genelde kalça protezi sonrasında yüksek başarı oranı bulunmakla beraber protezin gevşemesi veya diğer gelişebilecek komplikasyonlar ile bu başarı oranı düşebilir. Hastalar bastonsuz olarak yürüyebilmekte, merdiven inip çıkabilmekte ve günlük aktivitelerini yapabilmektedir.
Karpal Tünel içinde yada çevresinde irritasyona enflamasyona sıvı birikimine yada anormal doku büyümesine yol açan aşağıdakilerden herhangi bir sebep Karpal Tünel Sendromunu oluşturabilir. Elin bileğin yada parmakların tekrarlayıcı hareketleri aşırı bilgisayar kullanımı, el aletleri) ,titreşim yapan cihazların kullanımı, kemik kırıkları, Diyabet, böbrek Hastalığı, Hormonal sebepler, Gebelik, Menopoz, Hipotiroidizm, sayılabilir.
Koldan gelen bir sinir ve kas bağları el ayasının tabanında, bilek bölgesinde dar bir kanal ya da tünelden geçerek ele ulaşır. Bu dar kanala Karpal Tünel adı verilir, karpal tünelin içinden geçen sinir ise Median Sinir olarak adlandırılır. Karpal tünel sadece median sinir ve kas bağlarının sığabileceği kadar bir genişliğe sahiptir. Kanal içinde yer kaplayan herhangi bir oluşum ya da şişlik içindeki dokuların sıkışmasına neden olur. Median sinirdeki bu sıkışma sinirin uyardığı bölgelerde uyuşma ve keçelenme şikayetleri ile kendini belli eder. Median sinirin karpal tünelde sıkışması ile ortaya çıkan bu tablo Karpal Tünel Sendromu olarak adlandırılır.
Karpal Tünel Sendromu bir ya da her iki elde kola da uzanabilen belirtilere yol açar. Belirtiler tünel içindeki sinirin sıkışmasından kaynaklanır. Bu sinir başparmak, işaret orta ve yüzük parmağının yarısının duyusunu sağlar. Aynı zamanda işaret parmağını küçük parmağa yaklaştıran ve işaret parmağını bir daire içinde hareket ettiren kas grubunu uyarır.
Menisküs yırtığı olan bir hastanın şikayetlerini dinledikten sonra diz muayenesi yapılır ve ağrılı bölge saptanır eğer ağrı dizin iç tarafında ise iç menisküs dış tarafında ise dış menisküs yırıtğından şüphelenilir. Tanı için muayene esastır. MR görüntüleme menisküs yırtığının tanısında yardımcıdır. Menisküs yırtığının yerinin ve yırtık tipinin belirlenmesi ve hastada olabilecek kıkırdak hasarı, bağ yaralanması gibi problemlerin ortaya çıkartılmasında faydalıdır. Ancak MR görüntülemede rapor edilen her menisküs yırtığı menisküs yırtığı olmayabilir bu nedenle ayrıntılı muayene ve hasta hikayesinin tamamının değerlendirilerek karar verilmelidir. Menisküs yırtığı olan diz zamanla sekonder kireçlenmeye uğrayabilir. Nadiren bu yırtık zamanla aşınır ve belirtisiz hale gelir.
Menisküs yırtığı sonrasında ameliyat yapılmış ancak hastanın şikayetleri devam ediyorsa;
Bu gibi durumların tam nedenini öğrenmek için hasta tekrar doktoruna başvurmalı ve gerekli tetkiklerin yapılması gerekmektedir.
Omuz sıkışma hastalığı bir veya daha fazla sorunun bir arada bulunması ile gelişir. Omuz ekleminde 3 kemik yer alır: kürek kemiği (skapula), kol kemiği (humerus) ve köprücük kemiği (Klavikula). Rotator kasları kol kemiğini kürek kemiğine bağlayan kaslardan oluşan yapıdır. Bu kılıfı oluşturan 4 kasın kirişi kemikleri çekerek hareket ettirirler. Rotator kılıf kolumuzu kaldırmada ve omuzu döndürme hareketinde yardımcıdır. Rotator kılıf; kürek kemiği çıkıntısı olan akromion ile omuz başı arasında 1-1.5 cm’lik bir aralıkta uzanır. Akromion ile rotator kılıf arasında bursa adlı kese şeklinde bir yapı yer alır. Bu yapı içerdiği kayganlaştırıcı sıvı ile kemik ve kas arasında sürtünmeyi azaltır.
Omuz başının üzerindeki çatının ön kısmının (akromion) anatomik olarak aşırı kıvrık olması da kolu yukarıya kaldırma sırasında tendonların buraya sıkışmasına neden olur. Rotator kılıf tendonlarının omuz ekleminin çatısında bulunan akromion kemiğine sürtünmesiyle oluşur. Köprücük kemiği ile kürek kemiği arasındaki eklem (akromioklavilüler eklem) kireçlenerek tendonların geçtiği boşluğu daraltır. Kolun kaldırma hareketi, kol kemiğini (humerus), akromionun köşesine doğru zorlar. Aşırı kullanım ile bu durum bursa dokusunda irritasyona ve şişmeye (yangı-inflamasyon) neden olur. Buna bursit denir. Tendinit ise tendon inflamasyonudur. Omuzda ağrıya ve hareket kısıtlılığına neden olur. Bu da zaman içinde rotator manşette yırtığa sebep olur.
Erken dönemdeki Sıkışma Sendromunda hafif egzersiz, ağrı kesici ilaçlar, subakromial kortikosteroid ilaç enjeksiyonu gibi ameliyat dışı (konservatif) tedavi yöntemlerine cevap verir. Konservatif tedaviden fayda görmeyen (en az 4 aylık fizik tedavi, maksimum 3 kez kadar steroid enjeksiyonu) uygulanan ileri evre sıkışma lezyonları ise omuz artroskopisi için adaydır.
Ön çapraz bağ tedavisi konservatif ve çoğunlukla cerrahidir. Cerrahisinde son yıllarda en populer yöntem artroskopik rekonstruksiyondur. Artroskopik ön çapraz bağ tamirinde hastanın kendisinden alınan ya da başka kaynaklardan temin edilen bağı uyluk ve kaval kemiklerinde açılan tünellere çeşitli tespit araçları ile tespit edilmesi ile yapılan bir ameliyattır. Konulan bağ hiçbir zaman kendi orijinal bağınız gibi olmayacaktır. Hastadan temin edilen greft iki teknikle olabilmektedir. Kemik-tendon-kemik ya da yalnızca bağ olabilir. Bağ tekniğinde dizin hemen iç tarafındaki 2 adet kastan elde edilir. Cerrahi süresi değişmekle birlikte ortalama 1 saat kadar sürmektedir. Ligament cerrahisinde tendonlar kemiğe titanyum, çelik veya eriyebilen alaşımlar kullanılarak tutturulur. Eriyebilenler yıllar sonra kendiliğinden erir. Titanyum ve çelik olanlar vücuda zarar vermez ve çıkarılması gerekmez.
Ön çapraz bağ tedavisinin başarısı uygun cerrahi tekniğe, hastaya yerleştirilen yeni bağın pozisyonuna ve cerrahi sonrasında yapılan fizik tedaviye göre değişmektedir.. Ameliyatın ertesi günü hasta yükün tamamını vermeden tolere ettiği kadar basarak yürüyebilir. Ameliyat sonrası fizyoterapiye başlanması şartıyla, 2. Hafta sonunda tek değnekle, 3. hafta sonunda ise değneksiz yürüme hedeflenir. Fizik tedavi süreci hastanın tedavi başarısını etkileyen en önemli faktörlerdendir.
Ayağın doğuştan içe ve aşağı doğru olan deformitesidir. 1/1000 sıklıkta görülür. Erkek bebeklerde daha sıktır. Ayağın iç tarafındaki yumuşak dokular (kas tendon vebağ) gergin durumdadır ve kemik yapıda deformite vardır. Nedeni belli değildir. Kalça çıkığı ile birliktelik görülebilir. Bu nedenle bu hastaların kalça çıkığı riskine karşı muayene ve tetkikleri özenli yapılmalıdır. Pes Ekinovarus tedavisinde başarıyı sağlayan en önemli etmen ailenin uyumudur. Alçılama tedavileri ve sonraki dönemdeki breys tedavisinin düzenli ve uygun kurallarla tecrübeli ellerde yapılması başarıyı arttırır.
Pes Ekinovarus tedavisi haftalık yapılan alçılar ve manipülasyondur. Hastanın haftalık olarak 5-6 alçı yapılır. Son alçılama sonrasında ayak bileğinde yeterli hareket açıklığı elde edilmezse son alçılamada peruktan aşil tendonu gevşetme yapılması gerekebilir.
Özellikle ileri ve sert deformitelerde aşil gevşetme gerekebilir. Aşil gevşetme işleri ciltten 3-5mm lik tek bir kesiden kapalı olarak yapılır. İşlem esnasında hastanın ağrı duymaması için hafif bir sedasyon(uyku hali) ile birlikte lokal anestezi yapılır. İşlem yaklaşık 2 dk sürer ve bu nedenle genel anesteziye gerek olmaz. Aşil gevşetmesi sonrasında eriyebilen tek bir dikiş ile cilt kapatılır ve dikişlerin alınmasına gerek yoktur. Aşil gevşetme sonrasında son yapılan son alçı aşilin iyileşmesi için 3 hafta kalır ve değiştirilmez.
Aşil gevşetmesini takiben 3 hafta kalan alçı çıkarıldıktan sonra deformitenin tekrarlamasını önlemek için hastanın ayağına açısı doktor tarafından ayarlanmış breys takılır. Breys gün içinde sürekli takılı kalmalıdır. Sadece kıyafet değişimi ve hastanın yıkanması sırasında çıkarılıp sonrasında tekrar takılmalıdır. Uzun süreli breysin takılmaması deformitenin tekrarlamasına yol açar bu dönemde tekrar alçılama tedavisi gerekmektedir. Breysin takılma süresi hastanın breys uyumuna, deformite derecesine göre değişmektedir. Breysin takılma süresi hasta yürüyene kadar 24 saat yürümeye başladıktan sonra ile gündüz ortopedik bot ve gece breyse devam edilmelidir.
Tedavi sonrası tekrarlayan deformiteler 1,5-2 yaşına kadar basit cerrahi gevşetme ve alçı ile düzeltilebilir. Ancak bu yaştan sonra tekrarlayan veya tam olarak düzelmeyen ayak deformitelerinde kas nakilleri, bağ gevşetmeleri ve daha ileri deformitelerde de kemik ameliyatları gerekebilir.